”
Takip okurlarım bugün sizlere ne sınırımızdaki gelişmelerden, ne iç siyasetten bahsedeceğim. Biraz gerilere şöyle bir 80’li yıllara doğru nostalji yapmak geldi içimden.
Hani mahalle bakkallarımız vardı. Peyniri bıçakla kesip yağlı kâğıda saran. Yada evden bir tas götürüp üzerine gazete kağıdı koyup yoğurt aldığımız mahalle bakkallarımız. O zamanlar daha ambalaj keşfedilmemişti. Bisküviler bile teneke kutular içindeydi. Neler girmişti hayatımıza.
Rocky, Rambo, Madonno, Michael Jackson, Cosby ailesi. Bitmedi tabi ki Perihan ablalar, Kuruntu ailesi sanki bizim mahallede stüdyo kurmuştu. Çalıkuşu’nda Aydan Şener bir başkaydı sanki.
Konuşan araba Kara Şimşek. Köle İsaura ne ağlardık. Unuttum sanmayın tabi ki Dallas bir başka hafta sonu sağlardı bizlere.
Biz adam olacak çocuk programlarıyla büyüdük.7’den 77’ye. Sobalı bir ilkokulumuz. Beyaz yakalı siyah önlüklerimiz vardı bizlerin. Kemalettin Tuğcu’nun romanlarında çokça gözyaşı dökerdik.
Şimdiki gibi sırf çizgi film gösteren kanallarımız ve Pepe’miz yoktu ama Esteban’ımız vardı. Uçan kazımız ve Nils’imiz vardı bizim. Google amca o zamanlar hayatımıza girmemişti. Fabia britannica ve Ana britannica bizlerin o zamanki google abimizdi yıllık ödevlerimizde.
Tanju Samsunspor’da. Rıdvan Sarıyerde’ydi. Çokça sobaların üzerinde ekmek kızarttık. Üstünde de çamaşır kuruttuğumuz yıllardı 80’ler. Herkes bir başka yardımseverdi. Fazla bir derdi yoktu Türk insanın.
Takip okurlarım belki de kendi çocukluğuma özlemdir 80’li yıllar. Bir film şeridi gibi geçti sanki gözümün önünden. Kah hüzünlendim. Kah tebessüm ettim. Ama gerçeği yazmak gerekirse sanki hüzün daha ağır bastı. Ve içimden şu şarkı geçti ‘’Biz büyüdük ve kirlendi dünya.’’
Bir sonraki hafta buluşmak üzere.
“