“

Sevgili okurlarım; sizleri özledim.. Bir süre ayrı
kaldık, sonbahar hüznü içime oturdu ve beni de etkisi altına aldı. Zaten ben
sonbaharları pek sevmem, sanırım sizlerin içini de bir melankoli kaplar her
sonbahar günü. Bu kadar hasbıhal’den sonra konumuza geçelim isterseniz.

Referandum öncesi ve sonrası
yazılarımı takip eden okurlarım
öncelikle bu yazdığım yazıyı daha iyi anlayacaklardır. Çağdaş toplum insanların
zenginliğinden değil olayları sorgulamasından geçer. Toplumdaki insanlar sorun gördüğü
meseleleri ‘bu sorunu bizim başımıza kim ördü, hangi düşman vesile oldu’ diye
sorarlarsa, o millet geri kalmaya mahkumdur.

Ancak bir millet sorunlar için
‘biz nerede hata ve yanlış yaptık da bu musibet başımıza geldi’ diye sorarsa, o
toplum ileri bir millet olma yolunda gidiyor demektir…..

İktidarın başarısını ve ona
‘oy-gönül’ vermiş olanların zeka düzeyini tartışarak küçümseyenler kendi zeka
düzeylerinden şüphe etmeye başlayabilirler. İktidarın başarısını görmezlikten
gelmek ve karşı tarafı suçlamak çok basit ve aymazlıktır…

Anti AKP kesimi genelde
kültürlü ve eğitimli bile gözükse, bence aldıkları tutum ileri toplum düzeyinin
kıyısında bile geçmemektedir.. Öyle Aziz Nesin’in arkasına sığınarak Facebook
da sayfalar açarak %60 aptal bir toplum ilan ederek bir yere ulaşılamaz.
Tevekkülle tesadüfü birbirine karıştırmak olur ki, elmayla armut hiçbir zaman
toplanmaz…

Artık birbirimizi
suçlamayalım, kendi hatalarımız sorgulayalım, İleri toplum olma yolunda adımlar
atalım, artık öyle sanal alemde savaşlar kazanmak, zaferler ilan etmekle bu
işin olmadığını son 8 senedir gördük. Sadece kendimiz tatmin ettik, ‘atı alan
Üsküdar’ı geçti.

Sayın okurlarım bu yazı aynı zamanda benim bir özeleştiri
yazım olur. Nerede hata yapıldığını çözmek düzene hakaret etmeden sorunların
köküne inmek daha isabetli bir tutum olacaktır kanımca.

Bir sonraki yazımda görüşmek
dileğiyle hepinizi Allah’a emanet ediyorum kalın sağlıcakla……..

“